20 Ağustos 2012

acz

vaktiyle Irakta kadinlar "bari gelip su duvarlari uzerimize yikin" diyorlardi..
simdi yine ayni feryatlar yukseliyor Suriyeden ve gundemde olmadikca bilinmeyen, soyle soyleyelim; 'bildirilmeyen' yerlerden. masum kadinlar diyorum..

duvarlar bizim ustumuze yikilsin!!!

biz ne ara her duyduguna inanan, gormedigine de inanmayan, kendinden baskasini dusunmeyen bencil, kor sagir ve haksizligin karsisinda susan 'dilsiz seytanlar' olduk.. unuttuk hemen haberlerden sonra dizi baslayinca, boyle programlandik cunku.
bundan kastin ne oldugunu nasil anlatmali? devletler arasi bir takim cikar tabanli anlasmalarin sebep oldugu tum bu olanlarin durdurulmasina yonelik gecikmelerin varligini bilerek, kim daha dayi, kimin sozu gececek diye bekleyerek, birlesmis milletlerin sahte bariscilik oyunlariyla aptal yerine konularak her seferinde, nasil bu kadar gormezden gelip kucuk hesaplarin zihnini kaplamasina musade edebilirz!

sana dokunmayan yilan bin yasiyor evet, peki ya sana dokunmayacagina bir gun, ne kadar eminsin. yilanlarin sadakatine tum kalbinle inanip, huzurla uyuyarak, uyusuk beyinlerle yasamayi nasil kendimize, insanligimiza yedirebiliriz.
nedir? satilmis yada kukla devletlerin gosterisi bittiginde ipleri kesiliyor, fatura da hep "insana" kesiliyor hunharca.
ne buyuk ne kadim ne soysuz bir acziyet!
hayir kadim degil; yetisememis olsakta vaktiyle savasin da bir namusunun oldugu, din, irk ayirt etmeksizin insanin bir degerinn oldugu, yalnizca ordularin savastigi, hani simdi su sadece lafta kalan "etik" anlayisina sadik kalinmis nice savaslar vakiymis bir zamanlar. nasip bu yuzyilaymis.. ama bu acziyet..

...
"ah anneanne
kiyamet bize,
kiyamet bize,
kiyam/et bize"